29 Mayıs 2013 Çarşamba

Anne yüreği (2)

Geçen hafta okulda yıl sonu gösterisi ve sergi çalışmalarından dolayı eve geldiğimde bayılıp sabah ayılıp işe gidip akşam tekrar... Haftanın nasıl geçtiğini anlamadım ve canım oğlumu  da hem yeni gittiği için hemde çok yoğun olduğum için çok özlesem de duygusa 'la bağlamadım.Tabii içimdeki vicdan hesaplaşması ayrı onu sonra anlatırım
             Babası geçen gün telefon konuşmalarını aktarırıken ne kadar güzel ve mantıklı konuşuyor diye ekledi .Yani yanımızdayken fark edemediği bir şey!!!(Baba çocuk iletişimini de sonra anlatırım).Her telefon da yaptığı işe güzel kelimesini mutlaka ekliyor."Anne güzel güzel bahçeye gidiyoruz.-Güzel güzel oynuyorum" vs.Tabii bunun bilinçli seçildiğini fark eden ben pimpirikleniyorum.Neden bu kelimeyi kullanıyor içinde yaşadığı bir korku mu var yoksa beni rahatlatma düşüncesimi?Şimdilik şöyle bir şey düşünüyor diye tahmin ediyorum eğer güzel demesem annem beni çağırabilir ve ben o sıkıcı hayata tekrar dönerim.Puzzle parçalarını yerleştirir gibi  onun söylediklerini ve  annemin söylediklerini beynim  de kurup duruyorum.

        Bu sabah kahvaltıya indiğim de yemekhanedeki ablalardan biri oğlundan ne haber diye sorunca heyacanla ve özlemle telefon konuşmalarımızı anlattım.Bu arada diğer abla hocam özlediniz mi? deyip gözüme baktığı anda  dolan   gözyaşlarımı daha fazla tutamadım. Ablada sorduğuna pişman olurcasına tesselli cümleleri kursada ne fayda....
          Aslında onu çok özlemekle birlikte onsuz boşalan, anlamsızlaşan ,rutinleşen hayatıma ağladığımı, nimeti farketmenin, nimetin şükrünü edaedebilmenin,nimetin kıymetini anlayabilmenin iç muhasesini yapıp bu nimete layık görene şükür teleşı içindeyim..Her gün ona sarılırken bütün yorgunluğumun ,gönül kırılığımı,özlem ve hasretimi unuttuğumu farkettim.Demirin ateşte eridiği gibi ona sarıldığım anda onunla bütünleşip ruhuma saflığından saflık kattığımı ve onunla tekrar çocuk  olmanın güzelliğini yaşadığımı hissettim.

         

21 Mayıs 2013 Salı

ANNE YÜREĞİ 1

Canım oğlum anaokulun da doğup büyüse de ciddi olarak bu yıl gitti okula hiç aksatmadan çünkü annesi çalışıyordu.Bu süreç beklediğimin aksine zor bir dönem oldu.Ben onu okula hazır hissederken, sosyalleşmede problem yaşamayacağını düşünürken,tuvalet eğitimi bitti problem yok sanırken denizin ortasında tepetaklak olan sandala döndüm.Bunların hepsi problem oldu ve biz biraz sinirli stresli bir dönem geçirdik.Uzun süre büyük tuvaletini altına yaptı,sabahları okula gitmemek için kırk dereden su getirdi,akşam eve geldiğimizde bütün huysuzluğu ve hırçınlığını bizden çıkardı.Ne kadar çocuk gelişimci, anaokulu öğretmeni olsam da bütün yaptıklarının altındaki nedeni bilsem de yaşanan sinir krizlerinin önüne geçemiyordum.Artık doldum taşıyamıyorum dediğimde 15 tatil gelmişti.Bana da memlekete gitmek için gündoğdu.İkimiz ede bu iyi geleceği için çok düşünmeden gitmeyi kararlaştırdık.Tatil boyunca hiç birbirimizi üzmedik çünkü ikimizde sevdiklerimizle istediğimiz gibi zaman geçiyorduk.Tatil bize çok iyi gelmiş olacak ki devam eden günler daha güzel geçmeye başladı.Okulunu ,öğretmenini,sabah kalkmalarını,Annesinin çalışmasını daha iyi algıladı ve benimsedi. Biz mutlu mesut yaşarken Annemin geleceği haberi içimizde heyecan ve mutluluk yarattı.Mayıs ayı girince bizimki yine vızıldamaya başladı ben okula gitmek istemiyorum,okulda çok sıkılıyorum v.s... Babasıyla zaten içimizde bastırdığımız bir vicdan azabı vardı oyun yaşı olduğu halde doyasıya koşup oynamadığı için.Vicdan azabını asgariye indirmek adına okul çıkışı babasıyla parka uğrayıp sonra eve geliyorlardı ki;artık bu da yetmemeye başladı sokakta oyununa devam etmek istedi bir iki itirazdan sonra bunu da kabul ettik.Tabii sokakta oynamanın yarar ve zararlarını sonra anlatırım şimdi asıl konumuza geri dönelim.Annemin geleceğini öğrenince Nebil'e sordum köye gitmek istermisin ?diye önce hayır seni çok özlerim dedi.Okulların kapanmasına bir ay kaldığı için biz gitmesini istiyorduk onun için yavaş yavaş alıştırdım gitme fikrine.Köye giderse kuzenleriyle istediği kadar oyun oynayacağını,sabahları istediği kadar uyuyabileceğini,bol bol süt içip büyüyüp kocaman olacağını,bende kısa bir süre sonra yanına gideceğimi ama beni özlerse dedesiyle uçağa atlayıp gelebileceğini söyledim.Bunların içinden en cazip gelen beni özlediğinde uçağa atlayıp gelme fikri oldu diye düşünüyorum.Rahatladı sanki ve başladı hayal kurmaya şöyle de oynarım,yumurtaları ben toplarım v.s derken Anneciğim geldi bir hafta kaldı ve Nebil'le birlikte gittiler.Ben de oğluşun sevgisi ve özlemiyle pır pır eden kalbim ve bitmeyen vicdan harbimle başbaşayım.

20 Mayıs 2013 Pazartesi

Benim Annem,Güzel Annem

Anne sınavından yine geçemedim.Günler öncesinden belli oldu anneciğimin geleceği.Bunalmış ruhuma ve kararmış gözüme çok iyi gelecekti bu geliş.Hazırlıklarıma temizlikten başladım. Annemin en hassas olduğu çarşaf ve yorganlardan.Çarşafları ve yorgan kılıflarını yıkayıp koydum kenara.Evi temizledim v.s... Bütün bunları niyemi yaptım Anneciğim büyüdüğümü görsün ve mutlu olsun diye... Annemin gözünde hiç büyümemin bir iç sıkıntısı vardır bende.aslında çoğu zaman mutluyumdur halimden ama kendimi yetersiz hissettiğim alanlarda birde üstüne anne azarı işitince artık büyüdüm diyesim varki yaptığım işin kırık döküklüğü beni eleverir.Son umudum evlenince annem büyüdüğüme inanacak diye umut ederken eşime ilk tenbihi o evin en küçüğü bir şeyi yapamazsa kızma emi olmuş.Sonra bir umut daha besledim içimde Anne olursam artık diyecek sözü kalmaz diye hayal ederken annemin şiddetli azarları anne olduktan sonra daha fazlalaştı.Rutin doktor kontrollerinde aldığım aferinleri annemden almak bir yana Anneliğime ettiği laflar yutulur cinsten değil ama elden bir şey gelmez. Bu gelişinde artık böyle boş hayallerle avunmak yerine yetersizliğimi itiraf edip yardım isteme düşüncemi daha gelmeden telefonda paylaştım anneciğimle.Anlatır anlatmaz hak verdi bana ve yardım edeciğine söz.Bu sözü aldıktan sonra adeta omuzumdan dünya kalktı ve sanki kanatlandım pır pır uçtum o daldan o dala...

Anneciğim Anneler günün kutlu olsun

Anneciğimin bu seferki gelişi Anneler günüyle kesişmesi iki defa mutlu etti beni ve annemi.Biz küçükken annem özel günlerin varlığından dahi haberdar değildi belki ;yada özel günlerde beklentisiz olmayı öğretmişti hayat ona.herkes evlenip biraz sakinleşince hayatı, mutluluğu özel günlerde aradı.Her ne kadar alışageldiği bir şey olmasa da çabuk benimsedi önemsenmeyi ve hediye almayı.kim benimsemez ki??? Anneciğim sabah 10 da bizimleydi.Güzel bir kahvaltı masası hazırlamaya çalıştım tam istediğim gibi olmasa da Anneciğime özel hissettirecek bazı atraksiyonlar vardı,onun getirdiği ekmek ve kahvaltılıklar'la da masamız ve midemiz şenlendi.Hemen hediyemizi verdik tam da ihtiyacım vardı dediği şeyler olduğu için mutlu oldu.Bende yaklaşık 10 yıl sonra Anneciğime hediyemi kendi elimle vermenin sonsuz mutluluğunu yaşadım.

1 Mayıs 2013 Çarşamba

Biraz mutlu biraz gergin



Biz sıradan sıkıcı bir tatil günü geçireceğimizi düşünürken  bahçede böyle bir sofrayı hazır görmek çok mutlu etti bizi.Masamızdakiler
Çiğköfte
Börek
Yoğurtlu  tavuklu göbek marul salatası
süpriz kurabiye
Yeşilik